|
|
|
|
Autostar Suite
DSI Pro II ile
gelen Autostar Suite yazılımı, Envisage, Image Processing ve
teleskop kontrol panelini barındırıyor. Autostar Suite
yazılımı GSC, Messier, Abell gibi katologları içeriyor.
Autostar Suite
benzeri, yıldız kataloglarını içeren planeterium
programları olarak
Cartes du Ciel,
Starry Night,
Stellarium kullanılabilir. |
|
|
?
Bilgisayarın İnsana Ettikleri
Birkaç yıl önce beni
tedirgin eden bir an yaşamıştım. Bilgisayarımın başında
otururken, bir programı çalıştırmak için ikonuna tıkladım.
Yazılım, emirlerimi yerine getirip, programı diskte kayıtlı
olduğu yerden okuyup, belleğe yüklemeye başladı; ancak hemen
sonra sessizce toparlanıp, ekranı terk etti. İkona tekrar
tıkladım, program da aynı gösteriyi tekrarladı. Üçüncü kez
tıklayıp, gösteriyi bir kez daha izledim. İşte tam o anda,
ikona bir kez daha tıklamaktan vazgeçtim. Buna kendimle
ilgili yaptığım keşfim engel oldu. Keşfim, dördüncü
denemenin ilk üç denemeden daha farklı olacağına
inanıyorsam, bilgisayarın nasıl çalıştığına dair çok garip
zihinsel bir modele sahip olduğumu anlamamdan başka bir şey
değildi.
Daha ne kadar tıklayıp duracaktım? Yoksa makineyi kendimin daha
inatçı olduğuna mı ikna edecektim? Yeterince uzun süre
tıklamaya devam edersem, bilgisayarın direncini kırabilir
miydim? Bilgisayarın tekrar ve disiplinle eğitilebilecek bir
hayvan olduğunu mu düşünüyordum yoksa? Ya da, aynı konuyu
kafasına vura vura öğreteceğim, tutuk bir çocuk olduğunu mu
düşünmüştüm? Bu olaydan sonra karşılaştığım bilgisayar
hatalarını (bug) ve onlara verdiğim tepkileri bir günlükte
tutmaya başladım. Ne zaman bilgisayarla ilgili bir şeyler
ters gittiyse, not ettim: Neler oldu, ne yapıyordum, ne
zaman oldu, karşılığında ben ne yaptım vs. Bu kayıtları tutma
nedenlerimden biri, bilgisayar hatalarının doğası hakkında
bir şeyler öğrenebilmekse de, ilgimi en çok çeken,
insanların bilgisayara (ve hazırladığı küçük sürprizlere)
verdiği tepkiler. Bir başka deyişle, amaç bilgisayarı
hatalardan arındırmaktan (debug) çok, kendimi hatalardan
arındırmaktı. Bir bilgisayar programını değil de, bir
arabayı çalıştırıyor olsaydım art arda iki üç deneme yapmak
o kadar da saçma görünmezdi. Kontağı çevirdiğiniz ilk
seferde motor çalışmazsa, yapacağınız ilk iş çekiciyi
çağırmak olmaz elbette çalıştırmak istediğim şey bir çim
biçme makinesi olsaydı, kabloyu art arda birçok kez çekip
bırakmak gerekebilirdi. Nitekim ilk çekişte çalışan bir çim
biçme makinesi biraz şaşırtıcıdır. Peki, bir bilgisayar bu
makinelerden niye farklıdır? Gerçekte, bilgisayar çim biçme
makinelerinden birçok nedenden ötürü farklıdır. Kuramsal bir
bakış açısıyla, dijital bilgisayar, yaptığı her şey en küçük
ayrıntısına değin öngörülebilecek, belirlenimci (deterministik)
bir makinedir. Daha güzel bir biçimde söyleyecek olursak,
bilgisayar belirlenimci bir sonlu-durum otomatı (finite
state automaton) ya da kısaca FSA'dır. Adından da
anlaşılabileceği gibi, bu tür bir makinenin mevcut sonlu
sayıda olası durumu ya da konfigürasyonu vardır. Elektrikli
aydınlatma anahtarları, sadece iki kararlı durumu bulunan,
fazlasıyla basit bir FSA'dır. Bir dijital bilgisayardaki
durum sayısıysa çok fazladır. Kabaca söyleyecek olursak, m
bit bilgi saklayabilen bir bilgisayarın 2m olası
durumu vardır. m değerleri genellikle 100 milyonu aşar. Bazı
teknik ayrıntıları bir kenara bırakacak olursak,
belirlenimci bir FSA şöyle çalışır: Makine iyi tanımlanmış
bir başlangıç durumunda çalışmaya başlar, daha sonra gelen
her girdiye göre, yeni bir duruma geçiş yapar ve olasılıkla
birtakım çıktılar da üretir. Bilgisayar söz konusu
olduğunda, başlangıç durumu güç ilk kez verildiğinde
belirlenmiş olur. Girdiler, bir tuşa basma ya da fareye
tıklamak olabilir. Çıktılarsa, ekranda bir bilginin
görüntülenmesi olabileceği gibi, bilginin yazıcıya
gönderilmesi de olabilir. Her iki olasılıkta da,
bilgisayarın durumu, bellekteki tüm bitlerin
konfigürasyonuyla, merkezi işlem birimindeki yazmaç (register)
bitlerin konfigürasyonu olarak tanımlanır. Manyetik diskte
saklanan bitler, diskin bilgisayarın bir parçası mı, yoksa
ikincil bir aygıt mı olarak tanımlanacağına bağlı olarak,
bilgisayarın durumunun bir parçası olabilir de, olmayabilir
de. Bir sonlu-durum otomatı, bir sonraki durumu ve bir
sonraki çıktısı, o andaki durumuna ve o anki girdisine
bağlıysa belirlenimcidir. Örneğin q durumunda makine α
girdisini alıyor ve p durumuna geçiş yapıp β çıktısını
veriyor. Böylece bir dahaki sefere makine q durumundayken, α
girdisine aynı yanıtın (β çıktısı) verileceğini biliyoruz.
Yani değişikliğe ve çeşitliliğe yer yok. Makineyi q durumuna
getiren olaylar dizisi hiç önemli değil. Dış dünyadaki
olaylar da öyle. Sadece o anki durum ve o anki girdi.
Bilgisayar işlemlerinin bu belirlenimci yapısı düşünülünce,
bir çim biçme makinesiymişçesine bilgisayara yaptıklarım
biraz gülünç görünüyor. Bilgisayar q durumundaydı, ben bir α
girdisi üretiyordum. Denediğim her seferde bilgisayar bir
işlem döngüsüne giriyor ve hemen sonra tekrar q durumuna
geri dönüyordu. Bu durumda α girdisi kaçınılmaz olarak tüm
döngüyü yeniden başlatıyordu. Bozuk bir ampulü aydınlatma
anahtarına basarak yakma şansım neyse, programın da çalışma
şansı oydu. Indiana Üniversitesi'nden Douglas Hofstadter,
benimki gibi davranışları tanımlamak için sfeksçe sözcüğünü
üretmiş. Sphex cinsi yabanarıları, yavrularına besin olacak,
paralize ettikleri bir cırcır böceğini öldürmeden önce kısa
bir ritüel gerçekleştiriyor. Ritüel sırasında böceği
oynatacak olursanız, arı ayine yeniden başlamak zorunda
kalıyor. Böceği oynatmayı sürdürdüğünüz sürece, arı da aynı
hareketleri yapmaya devam ediyor. Bir gözlemci bu numarayı
bir arıya art arda tam 40 kez yineletmiş. Hofstadter'in de
belirttiği gibi bu durumda, gözlemci de en az arı kadar
sfeksçe davranıyor. Başka bir gezegenden gelen bir gözlemci,
hangi türün idare edilen, hangisinin idare eden olduğunu
anlamada zor zamanlar yaşayabilirdi. Bilgisayarla yaşadığım
çekişmede, bu sfeksçe dansı sürdürebilmek için ikimizin de
birlikte çalışması gerekti.
Kaynak:
Bilim ve Teknik Dergisi Mart 1999 Sayı:376 |
|